Yıldırım'ın savunma metni (II)

Yazar:



Tarihi davada Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Mahkeme Heyeti'ne savunmasını vermeye başladı. Aziz Yıldırım'ın savunması resmi siteden yayımlandı.

İşte Aziz Yıldırım'ın birinci savunma metni şöyle:

"Savcı tarafından kısaca Aziz Yıldırım'ın, Olgun Peker ile ilgili suç örgütüyle bir eylemin içinde olmadığı açıkça belirtilmektedir. O zaman Olgun Peker'in dinlenmesi, arkasından Mahmut Özgener'in dinlenmesi ve iddiaya göre de benim Mahmut Özgener'den dolayı dinlenmeme baktığımızda hiçbir suçun olmadığını Sayın Savcı Mehmet Berk'in iddianamedeki anlatımlarından anlıyoruz. Eğer bir eylem içinde yok isem neden Olgun Peker'in suç örgütü içinde dinlenmeye tabi tutuluyorum ?
Konuşma tapelerine baktığımızda, Benim Olgun Peker'le hiçbir konuşmam görülmemektedir. İlhan Ekşioğlu'yla konuştuğu tapede ise benimle ilgili düşüncesini 07.04.2011 günü, saat 17.49'daki görüşmesinde söylüyor. (Tape no : 2021), EK-8

Yukarıdaki diyalogları inceleyince benim Olgun Peker'le ilgili bir soruşturma içinde olmamam gerektiğini görmekteyiz.

Hâlbuki Olgun Peker'in Mahmut Özgener, Nevzat Şakar ve Serhat Ulueren'le de konuşmaları bulunmaktadır. Esas dinleme konuşmasına muhatap olan Mahmut Özgener hiçbir soruşturma geçirmeden hakkında net ve inandırıcı delil elde edilmediğinden dava açılmamıştır.

Olgun Peker suçlu ise neden konuşmasına müsaade ediliyor? Hâlbuki Olgun Peker'le benim hiçbir görüşmem yoktur. Buna rağmen bu örgüt içinde olmam için Organize Şube tarafından "çaba" gösterilmektedir. Tüm bu tespitler ışığında soruşturmaya olan güvensizliğim sizce haksız mıdır?

Mecnun Odyakmaz Kulüpler Birliğinde 3 yardımcımdan biridir. Aynı zamanda Sivasspor Kulübü Başkanıdır. Bu görevlere gelirken hepimiz Türkiye Cumhuriyeti Savcılarından Temiz Kâğıdı belgesi alıyoruz. Bu belgelerle beraber Kulüplerimizde seçimlere katılır, kongre üyelerince seçilerek görevlerimizi yaparız. Kulüplerimiz adına görevlerimizi yaparken illerimizin Vali, Kaymakam, Askeri sorumluları ve Belediye Başkanlarıyla sıkça görüşürüz. Bunun da ötesinde Sayın Başbakan başta olmak üzere Devlet ve Hükümet sorumlularıyla bir araya geliriz. Şimdi sormak istiyorum Peker Grubuyla bir araya gelinmesi sakıncalıysa Mecnun Odyakmaz'ın neden Sivasspor'a Başkan olmasına müsaade edildi?  Bizleri de kimse neden Mecnun Odyakmaz'la görüşmemizin sakıncalı olduğunu söyleyip neden uyarmadı? Uyarmak Devletin sorumluluğunda değil midir? Hepimizin geçmişte hataları vardır. Kanun önünde alacağımız cezalardan arındıktan sonra geçmişin hesabının sorulmaması gerekmez mi? Geçmişte yaşadıklarımızın hesabını verip beraat etmiş olsak dahi geçmişin hesabından ölene kadar sorumlu mu olacağız?

Bülent İbrahim İşçen, 2004 yılı öncesinde sahibi olduğu oto satış galerisinden Sedat Peker'e, bir araç satmasından ibaret olan ticari ve beşeri münasebeti sebebiyle, son derece haksız ve hukuksuz bir şekilde, bu bir örgüt üyeliği faaliyeti olarak değerlendirilecek, kamuoyunda "Kelebek Operasyonu" olarak bilinen soruşturmaya şüpheli sıfatıyla dahil edilmiştir. Ancak yapılan yargılama neticesinde; İstanbul Özel Yetkili 9 uncu Ağır Ceza Mahkemesinin 30.01.2007 tarih ve 2001/289 esas ve 2007/9 sayılı kararıyla, yüklenen örgüt üyeliği suçu sabit olmadığından, Bülent İbrahim İşçen'in BERAATİNE hükmedilmiştir. Söz konusu karar halen kesinleşmiş durumdadır. Bu tarihten sonra da, Bülent İbrahim İşçen'in hiçbir şekilde ne bir suç, ne de bir suç örgütüyle ilgi ve alakası olmamıştır. Beraat edilen bir davadan dolayı devamlı olarak bireyleri suçlu göstermek Devlet kurumlarına yakışmaz. Gerçeklerle bağdaşmayan, yanlış bilgilere dayanılarak yapılan suçlamanın hem Bülent İbrahim İşçen'e hem de Büyük Fenerbahçe camiasına zarar vermek amaçlı olduğunu bilgilerinize sunarım.
Bülent Uygun tüm sporseverlerin tanıdığı bir kişidir. Kendisini Fenerbahçe'de futbol oynadığı yıllardan tanırım. Sivasspor ve Eskişehirspor'daki teknik direktörlüğü sırasında da kendisini takip etmişimdir. Ancak kendisiyle Eskişehir'e gittiğimiz 09.04.2011 tarihinde Eskişehir Spor Kulübü tesislerindeki görüşmemin dışında görüşmem olmamıştır. Tüm kamuoyunun tanıdığı Bülent Uygun'un Benimle ilişkisi de bu kadardır.

Ali Kıratlı da Fenerbahçe Spor Kulübü kongre üyesidir. 1997 yılında Kulübe üye olmuştur. Benim Başkanlığımdan önce kendisi Kulüp üyesidir. Ben de kendisini Fenerbahçe Kulüp üyesi olmasından dolayı tanıdım. Kendisi ile maçlarda karşılaştığımda gerektiğinde görüşürüz. Gökmen Özdemir gibi gazeteci müsveddelerinin dediği gibi Benim adamım değildir. Kendisi özel sektörde çalışan bir işadamıdır.

Ali Kıratlı'nın Eskişehir'deki Eskişehir – Trabzon maçına gitmesi hakkında bilgim yoktur. Bununla ilgili ileride açıklayacağım tapelerde bunu açıkça göreceğiz. Eskişehir'e gidişiyle ilgili kamuoyundaki konuşmaları Şekip Mosturoğlu'yla (bir tapede) konuşarak 6222 sayılı yasaya göre suç duyurusu yapılmasını istiyorum. Eskişehir'deki Eskişehirspor– Fenerbahçe maçından önce Ben ve yönetici arkadaşlarım Eskişehirspor Kulüp Başkanı Halil Ünal'ın davetlisi olarak Eskişehir tesislerine gitmiştik. Orada kahvaltı yaptık. Sonra güvercin uçurmaya gitmek için alt salondan yürürken BÜLENT UYGUN'UN ODASININ ÖNÜNDEN GEÇERKEN ODADA BİR KİŞİ VARDI. BÜLENT UYGUN'UN BABASI OLDUĞUNU SÖYLEDİLER. BEN DE BU ŞAHSIN ELİNİ SIKARAK MERHABALAŞTIM VE ORADAN AYRILDIM. ALİ KIRATLI, İLHAN EKŞİOĞLU'NU ARAYARAK BENİM ODADA BÜLENT HOCAYLA GÖRÜŞTÜĞÜMÜ VE TAHTADA YAZILI ESKİŞEHİR'İN KADROSUYLA MAÇA ÇIKARLARSA FENERBAHÇE'NİN YENECEĞİNİ SÖYLEDİĞİMİ İLHAN EKŞİOĞLU'NA ANLATMIŞTIR. BÖYLE BİR OLAY OLMADI. NORMALDE EĞER YENEBİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNDÜĞÜM BİR TAKIM KADROSU İÇİN NEDEN YORUM YAPAYIM?  ALİ KIRATLI'DA BU KONUYA HERHALDE AÇIKLIK GETİRECEKTİR.

Diğer bir konu da Ali Kıratlı yine ileride göreceğimiz bir tapede konuşmasında Benim evime geleceğini belirten ifadeler kullanmasıdır. Ali Kıratlı hiçbir zaman Benim evime gelmemiştir. Bu konuşmaları o andaki durumuna göre yaptığını düşünüyorum. Yani kısaca Ali Kıratlı kamuoyunda yaratılmaya çalışılan Aziz Yıldırım'ın adamı rolündeki kişi değildir.

Yusuf Turanlı'yı hiç tanımam. Metris'te 2 veya 3 defa spor saatinde spor salonunda görmüşümdür. İlgim ve alakam yoktur. Kendisiyle ilgili hiçbir tape konuşmamda iddianamede yer almamaktadır. Kendisiyle görüşenlerin benim ismimi kullandıklarını maalesef tapelerde gördüm.

Abdullah Başak ta maçlarda gördüğüm İlhan Ekşioğlu'nun totemidir. Hoş sohbet olduğu içinde herkesle diyalog kurabilir. Tamamen sohbet amaçlı kafilelerde yer almıştır.

2- YASADIŞI EKONOMİK VE ÇIKAR AMACLI ÖRGÜT SUÇLAMASI

Şahsıma isnat edilen diğer bir suçlama, yasadışı haksız ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü kurduğum yönündedir. İddianamede söz konusu iddia şu şekilde açıklanmıştır:
"Aziz Yıldırım'ın 1998 yılından itibaren Fenerbahçe Spor Kulübünün Başkanlığını yaptığı, Fenerbahçe futbol takımının 2010 -2011 Süper Lig sezonuna kadar 4 lig şampiyonluğu kazandığı, en son şampiyonluğunu 2006-2007 yılında elde ettiği, 2005-2006 ve 2009-2010 sezonlarında ise şampiyonluğu son maçta kaybettiği ve sırasıyla bu sezonlarda Galatasaray ve Bursaspor'un şampiyon olduğu, bu durumun camia içerisinde huzursuzluğa yol açtığı, başarının sadece kupa ve şampiyonluklarla ölçüldüğü Fenerbahçe gibi büyük kulüplerde, üst üste birkaç yıl şampiyonluk elde edemeyen yönetimin başarılı kabul edilemeyeceği, son yıllarda yaşanan sezon sonunda son maçlarda şampiyonluğun kaydedilmesinin gerek camiada gerekse yönetimde şok etkisi yarattığı, bu nedenle yönetimin sezon başında üst üste 3 yıl şampiyonluk vaadinde bulunduğu, dolayısıyla bu sezon başında (2010-2011) mutlak şampiyonluk beklentisinin oluştuğu, ligin ilk yarısında oynanan maçlar sonunda lider Trabzonspor'la oluşan puan farkının ise şampiyonluk ihtimalini azalttığı, bunun da camia içerisinde sezon sonu yönetimin değişebileceği söylentilerine yol açtığı, Aziz Yıldırım ve ekibinin ise Fenerbahçe Spor Kulübünün yönetimini bırakmak istemedikleri, kulüp içerisindeki gücünün devam etmesi gerekliliğine inanan Aziz Yıldırım'ın bu nedenle sezonun 2.yarısı başladığında puan kaybına tahammülünün olmadığı, ayrıca sezon sonuna kadar futbol takımının puan kaybetmemesinin de tek başına yeterli olmadığı, rakibi durumundaki Trabzonspor'un da puan kaybetmesinin gerektiği, şampiyonluğun sadece sportif faaliyetlerle elde edilemeyeceğini düşünün Aziz Yıldırım'ın, bu nedenle, yönetimde yer alan bazı şahıslar ve geçmişte Sedat Peker grubu ile irtibatlı olan bazı şahıslarla birlikte ayrı bir oluşuma gittiği, yönetimde görev yapan diğer üyelerin bilgi ve rızaları dışında oluşan bu yapılanmanın kendi içerisinde ayrı toplantılar tertiplediği, kamu yararına dernek statüsünde bulunan Fenerbahçe Spor Kulübünün; ismi, toplumdaki saygınlığı ve köklü geçmişinin getirdiği etki ve gücü de kullanılarak örgütsel faaliyetlere zemin hazırladığı,

Fenerbahçe Spor Kulübünün gelirlerine bakıldığında, sadece 2010 yılında 315 milyon TL gelir elde ettiği, 2011 yılı bütçesinin ise 367 milyon TL olarak Mali Genel Kurul sonucunda belirlendiği, 2010-2011 sezonu Spor Toto Süper Lig şampiyonluğu sonucunda Fenerbahçe SK'nün Türkiye Futbol Federasyonundan dayanışma payı dışında, şampiyonlar payı olarak 18 milyon TL, 26 galibiyet ve 4 beraberlik sonucunda 21 milyon TL ve şampiyonluk primi olarak 15 milyon TL almaya hak kazandığı, şampiyonlar Ligine doğrudan katılacak olması nedeni ile 16 milyon TL almaya hak kazandığı, 2010-2011 sezonu Süper Lig Naklen Yayın Gelirlerine bakıldığında, Fenerbahçe SK.'nün şampiyon olması sonucunda diğer kulüplerin alacağı paydan fazlasını almaya hak kazandığı, bu gelirlerin ; Fenerbahçe :64.1 milyon TL, Trabzonspor : 49.875 milyon TL, Beşiktaş : 40.325 milyon TL, Galatasaray: 40.1 milyon TL, Bursaspor :36.650 milyon TL, şeklinde sıralandığı,

Tüm bunlar göz önüne alındığında Fenerbahçe Spor Kulübünün büyük bir ekonomik değere sahip olduğu, bu değerle birlikte Fenerbahçe Spor Kulübünün yöneticilerinin de sosyal ve ticari hayat içerisinde etkin bir konum kazandıkları, bu nedenle Fenerbahçe kulübünün yönetimini uzun yıllardır elinde bulunduran Aziz Yıldırım ve talimatıyla hareket eden örgüt üyelerinin kulüp yönetimini bırakmak ve elde ettikleri etkinliği kaybetmek istemedikleri,

Aziz Yıldırım liderliğinde oluşturulan suç örgütünde, İlhan Yüksel Ekşioğlu ve Mehmet Şekip Mosturoğlu'nun etkin konumda oldukları, örgüt içerisinde tam bir hiyerarşik yapının bulunduğu, Aziz Yıldırım ile bu örgüt üyesi şüpheliler arasındaki ilişkinin kulüp başkanı – kulüp yöneticisi ilişkisinden çok, örgüt lideri ile elemanı arasındaki ilişki şeklinde olduğu, şahısların Aziz Yıldırım'ın talimatlarını legal-illegal ayrımı yapmadan emir olarak algılayarak yerine getirdikleri, örgüt üyeleri ile Aziz Yıldırım arasında suç işleme amaçlı bir birlikteliğin var olduğu, "ileri sürülmektedir.

15 Şubat 1998 Tarihinden beri Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı görevini yürütmekteyim. Bu dönem süresince yapmış olduğumuz tesisleşme, ekonomik ve sportif başarılarımızla ilgili bilgileri gösteren dokümanları ihtiva eden 1 adet kitap incelenmesi amacıyla Başkanlığınıza sunulmuştur. (EK-9: Sportif ve Ekonomik Tesisleşme, Mali Hususlar Kitabı)

Bu dönem içerisinde Fenerbahçe futbol takımı 5 birincilik, son maçta birinciliği kaybettiği 2 de ikincilik kazanmıştır. Fenerbahçe Spor Kulübü, 2000 lisanslı sporcuyu bünyesinde barındırmaktadır. Fenerbahçe Spor Kulübünde futbol takımından başka basketbol, voleybol, kürek, yüzme, masa tenisi, boks, yelken, atletizm şubelerinde her branşta ve her yaşta bayan ve erkek sporcularımız Fenerbahçe Spor Kulübü'nü ve milli takımı Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonalarında temsil etmektedirler.

Sayın Başkan,

15 ŞUBAT 1998 YILINDA BAŞKAN OLDUĞUMDA FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ'NÜN BÜTÇESİ 16.000.000 $ DI. BEN VE ARKADAŞLARIMIN ÇALIŞMALARI SONUCUNDA FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜNÜN 2011 YILI BÜTÇESİ 225.000.000 $'A ULAŞTIRILMIŞTIR.
 BUNUN YANINDA FENERBAHÇE SPORTİF A.Ş.'NİN DEĞERİ 1,5 MİLYAR $ RAKAMINA ÇIKMIŞ, ANCAK 3 TEMMUZ DAN İTİBAREN BU DEĞER 700.000 MİLYON $ CİVARINA DEĞER KAYBEDEREK İNMİŞTİR. %15 İ HALKA ARZDIR.

Şike ve teşvik suçlamasıyla Kulübümüze sorumsuzca yapılan suçlamalar halka arz olan şirketimize ve hisse  senedi sahibi vatandaşlara zarar veren boyutlara ulaşmıştır.

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Fenerium, taraftar kart, Fenercell, Fenerbahçe Koleji gibi ayrıca şirketleri de bulunmaktadır.

2005-2006 ve 2009-2010 yıllarında iki defa olmak üzere son maçta şampiyonluğu kaybettik. 2009-2010 yılının son maçını Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu'nda Trabzonspor'la oynadık. Maçın sonucu 1-1 beraberlikle bitince şampiyonluğu Bursaspor'a hediye ettik. Geçen yıl hem Türkiye kupasını Trabzon'a hem de Türkiye ligini Trabzonspor'la berabere kalarak Bursaspor'a kaybetmiş olduk.

Buradan Trabzonspor Başkan ve yöneticilerine sormak istiyorum. Geçen yıl ki lig maçından önce kendi futbolcularına, kendi yönetim kurulundaki yöneticilerine Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu veya sporcularından hiç kimse şike teklif etti mi veya şike teşebbüsünde bulundu mu? Böyle bir girişim içinde bulunmadığımızı açıkça Ben beyan ediyorum. Eğer bunun aksi bir olay varsa Trabzonsporluların açıklamasını arzu ediyor ve bekliyorum. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak Biz isteseydik geçen yıl şampiyon olurduk. Nasıl mı? Anlatayım. (EK-9/A Bursasporlu Ozan İpek isimli oyuncunun beyanlarının video görüntüsü)

İstanbul'da İ.B.B. Sporla Diyarbakırspor maçı son dakikada seyircinin sahaya girmesiyle hakem tarafından tatil edildi. Maçın skoru 1:0 İ.B.B. lehineydi. T.F.F. Diyarbakırspor'u hükmen mağlup edecekken bu konunun memleket meselesi haline gelebileceğini belirterek, "gerekirse siyasilerle konuşun" önerisi yaptım. ŞAHİTLERİM MAHMUT ÖZGENER VE GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ'DIR. T.F.F. BAŞKANI DA GEREKLİ GÖRÜŞMELERİ YAPARAK MAÇIN NETİCESİNİ 1-0 İ.B.B. LEHİNE TESCİL EDEREK HÜKMEN MAĞLUBİYET KARARINI ALMADI. EĞER DİYARBAKIRSPOR İ.B.B.SPOR MAÇINA, MAÇ BİTMEMİŞ, YARIDA KALMIŞ GİBİ BİR İŞLEM YAPILSAYDI VE KURALLARI UYGULANSAYDI DİYARBAKIRSPOR KÜME DÜŞMÜŞ OLACAKTI. BİZ SAHAMIZDA BERABERE KALDIĞIMIZ İÇİN KAYBETTİĞİMİZ 2 PUAN BİZE GERİ VERİLECEKTİ. O ZAMAN DA FENERBAHÇE FUTBOL TAKIMI ŞAMPİYON OLACAKTI. BİZ ÜLKE MENFAATİ İÇİN BUNU YAPMADIK. UCUZ ŞAMPİYONLUKLARIN PEŞİNDE KOŞMADIK. TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ DÜŞÜNEREK KENDİMİZDEN TAVİZ VEREREK ÜLKE İÇİN OLABİLECEK OLUMSUZLUKLARI ÖNLEDİK.

2006 yılındaki şampiyonluk hikâyesi de ne yazık ki acıdır. Bu yıl Türkiye'de Federasyonlar eliyle şampiyonlukların, düşmelerin tayin edildiği yıldı. Denizli'deki Denizlispor – Fenerbahçe maçı 16 dakika durduruldu. Sahaya konfetiler atılarak maçın devamlı oynanması önlendi. Oyuncularımızın konsantrasyonu bozularak maça motive olmaları bu şekilde önlenmiş oldu. Denizlispor kümede kaldığı halde bu 16 dakikada bir yıl boyunca göstermediği, yapmadığı mücadeleyi sahaya koydu. Acaba neden? Kamuoyuna son 6 maç incelensin dedik. Her türlü dedikodu yapılıyordu. Galatasaray tarafından teşvik primi verildiği her yerde konuşuluyordu. Ama kimse konuyu incelemiyordu. Bugün konu kısmen de olsa gündeme geldi. Bize dolandırıcılıktan iddianamede suçlama yapan Savcı Mehmet Berk, Denizli maçıyla ilgili görevsizlik kararı vererek dosyayı Çağlayan Adliyesine göndermektedir.

Denizli'deki maçtan önce Denizli Başkanı Ali İpek çantaların ortada gezdiğini, sezon sonunda neler olduğunu açıklayacağını söyledi. Ama Denizli ligde kalınca sustu. Bugün bunları açıklamanın zamanıdır. Şike ve teşvik temizliği yapılacaksa herkesin konuşması gerekir. Ali İpek, Can Çobanoğlu, Yusuf Şimşek, Galatasaraylılar. Herkes konuşmalı. Yalan söyleyerek değil gerçekleri söyleyerek konuşmalılar.

Galatasaray Stumgraz maçını da hep beraber tekrar tekrar beraber seyredelim. O TOLERANSLI ŞİKE NASIL YAPILIR?. 22 oyuncunun nasıl şike yaptığını ibreti alem için tekrar görelim. Galatasaray'ın Malatyaspor'lu oyunculara verdiği arabaları, Bursaspor kalecisine teklif edilen şikeyi, Eskişehirspor Kalecisi Zalad'a, Ankaragücü'nü 8-0 yenmesini yeniden irdelemek lazım. O zaman temiz futbolu anlarız. Denizli'ye ne kadar teşvik primi verildiğini bir bürokratın ağzından dinleyelim. Bugünlerde adaletin bekçileri olanların bu ülkeye şikeyi, teşviki getirdiğini unutmayalım. Ancak konu şike ve teşvik meselesi değildir. Bugün konu Türk sporunu ele geçirme operasyonudur.

Fenerbahçe'ye anlam veren kupaların şampiyonlukları değil, kupalara şampiyonluklara anlam veren 'Fenerbahçe'dir.

Daha önce de söylediğim gibi; soruşturmayı yürüten ve iddianameyi hazırlayan Savcı Mehmet Berk'i Fenerbahçe Spor Kulübü'ne Ben üye yaptım. Üyelik formundaki kefilleri ise Şekip Mosturoğlu, Tamer Yelkovan ve Serkan Acardır. Kefillerinden ikisi Metriste benimle beraber hapis yatmaktadır. Serkan Acar da tutuksuz yargılanmaktadır.

İddianamede Savcı Mehmet Berk Fenerbahçe Spor Kulübünde başarının sadece kupa ve şampiyonluklarla ölçüldüğünü söylemektedir. Savcı, görülen o ki, büyük bir çınara benzeyen Fenerbahçe Spor Kulübü'ne üye olduğunun maalesef farkında değil. Buna rahmetle andığım İslam Çupi'nin sözleriyle cevap vereceğim;
"TÜRKİYE'DE FENERBAHÇE CUMHURİYETİ SAĞLIKLI, BAŞARILI VE İLKSE, BU ÜLKEDE HER ŞEY MUTLU VE HUZURLUDUR. ESNAFIN YÜZÜ GÜLER, PERAKENDECİ VE TOPTANCILARIN TEZGÂHINDA MAL KALMAZ. TİYATROLAR, SİNEMALAR, SAZLAR, BARLAR, MEYHANELER FULDUR. STATLAR TÜRKİYE'NİN HER VİLAYETİNDE LEBALEPTİR. FENERBAHÇE GİTTİĞİ HER KENTE KENDİ İLE BİRLİKTE BÜYÜK BEREKETİNİ GÖTÜRÜR. KÖTÜ (!) UĞURLANMASINA RAĞMEN. FENERBAHÇE CUMHURİYETİ ORTALIKTA YOKSA TÜRKİYE YOKTUR, FUTBOL YOKTUR, BOLLUK YOKTUR, İNSANLAR YOKTUR, CANLILAR GÜÇ NEFES ALIR VE BU ÜLKE KISA SÜRE SONRA YAŞAYAN YER OLMAKTAN ÇIKIP, MEZARLIK OLUR. FENERBAHÇE BÜYÜKLÜĞÜ NE ŞAMPİYONLUK BÜYÜKLÜĞÜ, NE KUPA BÜYÜKLÜĞÜDÜR. ONUN BÜYÜKLÜĞÜ BAŞKA BİR BÜYÜKLÜKTÜR İŞTE, ADI KONAMAZ"

Bugün de adını koyamadığımız gibi. Bir camia ki suçlandığı konuda hiçbir savunma yapmadığı halde dimdik ayakta durabilmektedir.

Diğer bir konu da; İddia Makamının, "Aziz Yıldırım ve ekibinin Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimini bırakmak istemediklerini, kulüp içerisindeki gücünün devam etmesi için bunun şart olduğunu" ileri sürmesidir.

Ben, 15 Şubat 1998 tarihinde 1 oy farkla Fenerbahçe Spor Kulübü kongresinde Fenerbahçe'ye Başkan seçildim. BU BENİM VE AİLEM İÇİN ONURDUR, ŞEREFTİR. 2001 YILINDA FENERBAHÇE FUTBOL TAKIMININ ŞAMPİYON OLMASINDAN SONRA BAŞKANLIĞI BIRAKTIM. Fenerbahçeliler geri dönmem için yürüyüşler yaptılar. Her kesimden fakslar, telefonlarla Başkanlığı bırakmamam yönünde telkinler, ricalar geldi. (EK-10 : Gazete Kupürü)

O günkü bir taraftarın mesajını burada hatırlatmak istiyorum; çünkü bugünkü yaşadığımız süreci benim açımdan en iyi anlatan mesajdır.  SAYIN LERNA YOLDAŞ YAZMIŞ, ŞÖYLE DİYOR;(EK-11 yazı)

"Tek bildiğim şu ; Türkiye liglerindeki hiçbir takım Fenerbahçe Camiası kadar kenetlenmenin ne olduğunu bilemez. Bu kenetlenmeyi bize öğreten kim ?
AZİZ YILDIRIM !!!
Peki, camiayı bırakıp giden kim ?
AZİZ YILDIRIM !!!
Eğer bir insan Fenerbahçe sevgisini bildiği tüm değerlerin üzerinde tutuyorsa ve buna rağmen bırakıp gidiyorsa geride kalan insanların suçu ne ?"
"BİZ TÜM TARAFTARLAR OLARAK HER ZAMAN SİZİN FİKİRLERİNİZE ÖNEM VERİP DESTEKLERKEN, BİZİ, SİZİ DESTEKLEMEYEN BİR DÜŞÜNCEYE KARŞI ZORLAMAYIN VE LÜTFEN MİLYONLARCA İNSANIN İNANÇLARINI ZEDELEMEYİN. FENERBAHÇE CUMHURİYETİ HER ZAMAN EN İYİLERLE AYAKTA KALMIŞTIR VE KALACAKTIR." Değerli Fenerbahçeli bunu 30.05.2001 tarihinde yazmış.

Bu sözlerden sonra Başkanlığa yeniden aday oldum, Başkanlığa devam ettim. Bu söz bugün için de geçerlidir.

2006 yılında da son maçta Denizlispor'la berabere kalarak şampiyonluğu kaçırmış olduk. 2 yıl arka arkaya şampiyon olmuştuk. 2006'da 3 üncü şampiyonluğu yaşayarak ileriki yıllarda diğer Kulüplerle aramızda her yönden farklar meydana gelecekken T.F.F. ve onunla beraber hareket edenler bunu önlediler. 2005 yılı Mart ayında Ankara'da yapılan o zamanki Gençlik ve Spor Bakanı Sayın MEHMET ALİ ŞAHİN BAŞKANLIĞINDAKİ TOPLANTIDA, T.F.F. BAŞKANI İLE KULÜPLER BAŞKANLARININ KATILDIĞI BU TOPLANTIDA ŞİKENİN TÜRKİYE'DE OLDUĞUNU DİLE GETİREREK BUNUN ÖNLENMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEMİŞTİM. O zaman şike T.F.F. tarafından yandaşı olduğu kulüplerle beraber yapılıyordu.

29 Kasım 2006 tarihinde yapmış olduğum basın toplantısından sonra 15.12.2006 tarihinde T.F.F. Disiplin Kurulundan 1 yıllık hak mahrumiyeti aldım. SEBEBİ "BU KADAR PİSLİĞE BATMIŞ BİR ORTAMIN ALTINDAN FEDERASYON KALKAMAZ. ÇÜNKÜ İŞİN İÇİNDE ONLAR VAR. ONLARIN OLDUĞU YERDE TEMİZLİK OLMAZ" dediğim için hak mahrumiyeti cezası almıştım. Bu konuşmada T.F.F. eliyle yapılan şikeleri gündeme getirmiştim. (EK-11/A)

01.12.2006 Tarihinde Sayın Bakan M. Ali Şahin bana şu sözlerle yanıt vermekteydi.

BAKAN ŞAHİN'DEN AZİZ YILDIRIM'A YANIT:

BAKAN ŞAHİN, AZİZ YILDIRIM'IN ŞİKE İDDİALARININ ARAŞTIRILMASI İÇİN DEVLETİ GÖREVE ÇAĞIRMASIYLA İLGİLİ OLARAK "ASLINDA 'DEVLET BU İŞE EL KOYSUN' DEMEK 'BU SİYASİLER TÜRKİYE'Yİ YÖNETEMİYOR, ASKERLER EL KOYSUN' DEMEKTEN FARKSIZ" AÇIKLAMASINDA BULUNDU. MAKUL BİR SÜRE SONRA OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL ÇAĞRISINDA BULUNMAK ZORUNDA KALACAĞINI BELİRTEN ŞAHİN "ŞİKE İDDİALARINA FEDERASYON EL KOYSUN" dedi.

2006 Yılı Mayıs ayında Başkanlıktan istifa ettim. Tekrar göreve gelmem için Fenerbahçeliler yürüyüşler yaptılar. Sayın Başbakan Ereğli'de bir bayan vatandaşın isteği üzerine Başkanlığa devam etmemi istedi. 2006 yılında Kongrede aday oldum. Tek aday olarak 2824 oy alarak 8 inci kez seçildim. Böyle bir insanın Fenerbahçe Başkanlığından ayrılma korkusu olabilir mi? Bugün Savcı ve Emniyet herhalde Fenerbahçelilerin düşüncelerini biliyorlardır. Kongrede verdiğim 3 yıl şampiyonluk sözü bir hedeftir. Bizler için önce Fenerbahçe sevdası gelir. Savcı Mehmet Berk gibi Fenerbahçeliler için ise önce kendileri gelir. 3 yıllık seçimle gelmiş bir Başkanım. 3 yılın sonunda Fenerbahçe Spor Kulübü kongre üyeleri sevabımla, günahımla Fenerbahçe'mize yaptıklarımla beni değerlendirirler ve gerekeni yaparlar.

24 Haziran 2006 daki konuşmamdan bir pasaj okuduğumda bazı konuları daha iyi anlayacağız.

"Ben bu camiaya borçluyum. En azından 2 kupa söz verdik ama olmadı. Ama yine söz verdik. İnşallah yapacağız. Ben sevildiğimizi biliyordum ama bu kadar olduğunu bilmiyordum. Hele bir bayan taraftar dedi ki 'Ben 4 aylık hamileyim ve gittiğinizi doğan çocuğuma nasıl anlatırım. Fenerbahçe ile güzel güneşli günler göreceğiz'. Taraftarın da dediği gibi 'Darağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe olacak' demiştim. 6 yılda ne değişmiş, hiçbir şey. Tüm Fenerbahçeliler daha da sevdalanmış, daha arzulu hale getirmişiz sevdamızı. Bu sevdayı kimse engelleyemez. Ne Metris ne darağacı. 1 Nisan 2006'da Fenerbahçe Dergisindeki yazımda bunların hepsinin farkındayız diyorum. Bugün de tüm Fenerbahçeliler aynı düşüncedeyiz. Büyük Fenerbahçe camiası sivil toplum örgütü olarak ülkemizin geleceği için artık bir şeyler yapmanın gerekliliğini görmeli ve buna göre tavır almalıdır. Üzülmeyin, kaybettiğimiz her şey başka bir biçimde geri dönecektir diyor Hz. Mevlana"

2001 ve 2006 yıllarında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığından ayrılmak istedim ama her iki ayrılışımda da camia başkanlığa devam etmemi istediği için kongrede aday oldum ve Başkanlığa yeniden seçildim. Herhalde anlattıklarım Fenerbahçeli olduğunu söyleyen Savcı Mehmet Berk ve iddianameyi düzenleyenlere Fenerbahçe Cumhuriyeti ile ilgili bir şeyler anlatmaktadır. 14 Yıllık Başkanlık sürecimde 10 defa seçimli olağan ve olağanüstü kongrede Başkanlığa seçildim. Fenerbahçe Genel Kurul üyelerine teşekkür ederim. (EK-12: Seçimleri gösteren liste)

Daha önce belirttiğim gibi, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı'na seçildiğim 15 Şubat 1998 tarihinde Fenerbahçe'mizin bütçesi 16 milyon $ dı. 2011 yılındaki bütçesi ise 225 milyon $'a ulaşmıştır. Fenerbahçe Spor Kulübü profesyonel şube gelirleri açısından Avrupa'nın 20 takımından biri olmuştur. Her yıl yapılan yatırımlar sayesinde Kulüp, Dünya Kulübü olma yolunda emin adımlarla yürümektedir.

Fenerbahçe Spor Kulübü her yıl dünyaca tanınan yıldızları Türkiye'ye getirerek Türkiye'deki futbola ilgiyi arttırmış ve diğer kulüplere de örnek olmuştur.

Fenerbahçe Yönetim Kurulu ve Fenerbahçeliler Devletten bir kuruş almadan Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu'nu yapmıştır. Bu stadın ardından Devlet eliyle Türkiye'de statlar yapılmaya başlanmıştır. Devletin de spora bakış açısı değişerek ülkenin her yerinde stat projeleri devreye sokulmaya başlanmıştır.

Telekom Arena için Devlet 600 trilyon TL para harcamıştır. "Bu stat bu ülkeye yapılıyor" diyerek Fenerbahçe Yönetimi olarak yapılmasına hiçbir olumsuzluk göstermedik. Bugün de; Arena, kullanan Kulübe yılda 60 milyon $'a yakın gelir sağlamaktadır. Kayseri'de yapılan stadı da Kayseri Belediyesi yapmıştır. Bundan sonra yapılacak statlar da Devlet eliyle yapılacaktır.

Fenerbahçe kendi bütçesiyle Dereağzı Tesislerinde basket salonları, boks salonu, atletizm pisti, çim antrenman sahaları yapmıştır. Dereağzı Lefter Küçükandonyanis tesislerinden olimpiyatlarda görev alan sporcuların %40'ının Fenerbahçe Spor Kulübü bünyesinden çıkan sporculardan olması buraya yapılan tesislerin önemini göstermektedir. 100 metre engellide Avrupa Şampiyonu olan kızımız Nevin Yanıt, Boksta dü;nya şampiyonu olan Gülsüm Tatar gibi değerler hep bu tesislerden yetişmişlerdir.

En çok üzüldüğüm de ekonomik çıkar sağlayan bir örgüt lideri olarak yargılanmamdır. Kendi kaynaklarından 30 milyon $ sevdası Fenerbahçe için harcayan bir insanın bu şekilde suçlanması ayıptır. AYIPTAN ÖTE İNSAFSIZLIKTIR. FENERBAHÇE'NİN 1 LİRASINI ZİMMETİME GEÇİRDİĞİM İSPATLANIRSA KENDİMİ ÖLÜMLE CEZALANDIRIRIM. ANCAK BANA BU SUÇU ÖNGÖRENLERDE DE AHLAK VARSA ONLARIN GÖREVLERİNDEN İSTİFA ETMELERİNİ BEKLEMEKTE TABİİ HAKKIMDIR.

İddia Makamı bilmelidir ki, futbol havuzunun 400 milyon $ ların üzerine çıkmasında büyük emeğim vardır. Fenerbahçe'nin ikinci olması durumunda bile 60 trilyon para alacağını herhalde Savcı hesaplamaktadır. Fenerbahçe Spor Kulübü her şekilde cezalandırılmasına rağmen bu yıl taraftarlarının katkılarıyla maddi kayıplarını karşılamıştır. Fenerbahçe Yönetim Kurulundaki kişilerin kendi işleri mevcuttur. Fenerbahçe'den dolayı hiçbir menfaat sağlamamışlardır. Şahsım olarak 14 yıllık Başkanlık dönemimde hiçbir şekilde kendim için Devletten hiçbir şey istemedim. Bu da tapelerde açıkça gözükmektedir. Bunun tersini söyleyen varsa buyursun ve burada bilgi ve belgelerini ortaya koysun. Tüm bunlar göz önüne alındığında, yukarıda anlattığım gibi bütün değerlerimizi Biz Fenerbahçeliler beraber yarattık. Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu, Dereağzı'ndaki Lefter Küçükandonyanis Tesisleri, Ankara İncek Tesisleri, Sancaktepe Can Bartu Tesisleri, Düzce Topuk Yaylası Tesisleri, Fenerbahçe Ülker Arena, Sapanca Kürek Tesisleri, Faruk Ilgaz Tesisleri, hepsini yani bu değerleri Biz yarattık. Fenerbahçe'ye hizmet edenler her zaman hak ettikleri şekilde ilgi, alaka görürler. Onlar tarihteki yerlerini alırlar. Bizlerin hiçbir zaman Fenerbahçe'den bir şeyler almak amacı olmamıştır. Her zaman söyleyemediğim bazı şeyleri burada söyleme ihtiyacı hissediyorum.

1998 – 2000 YILLARI ARASINDA 30 MİLYON $ KENDİ MADDİ KAYNAKLARIMDAN FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ'NE VERDİM VE BUNU GERİ ALMADIM. O yıllarda Okacha ve Baliç'i de 36 milyon $ 'a yurt dışına sattım. Bu bütçeyle Fenerbahçe'mizin buralara gelmesini sağladım. 3 TEMMUZ'DAKİ BU OPERASYONDA ALINDIĞIM ZAMAN BANKALARA 76.000.000 $ FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ'NÜN KULLANDIĞI KREDİLER İÇİN KEFALETİM BULUNUYORDU. ŞU ANDA KEFALETİM DEVAM ETMEKTEDİR. (EK-13: Kefalet bilgileri)

Fenerbahçe'yle yattım, Fenerbahçe'yle kalktım. Türk sporunu ileriye götürmek için çalıştım. Benden önce amatör sporları kaç kişi takip ederdi? Avrupa'da ismimiz duyulur muydu? Bugün Dünya, amatör branşlarda bizi takip ediyor. NBA de 3 tane Fenerbahçe patentli basketbolcumuz var. Fenerbahçe'yi bugün bu şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticilerinin sosyal ve ticari hayat içerisinde etkin bir konum kazandıkları büyük bir yalandır. BEŞİKTAŞ'TAKİ SAVCILAR VE HAKİMLERLE DE BAZI ZAMANLARDA BERABER OLDUK. ACABA ONLAR MI SOSYAL YÖNDEN FENERBAHÇE'DEN FAYDALANDILAR; YOKSA METRİS DE YATANLAR MI? BUNUN DEĞERLENDİRMESİNİ KAMUOYUNA BIRAKIYORUM. FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ'NÜN BÜYÜK EKONOMİK DEĞERE SAHİP OLDUĞUNU İDDİA MAKAMI SÖYLÜYOR. EKONOMİK BÜYÜKLÜĞÜ YARATANLAR AZİZ YILDIRIM, YÖNETİM KURULU VE BU CAMİANIN BİREYLERİDİR. SANKİ UZAYDAN GELENLERİN YORUM YAPMASI GİBİ YORUM YAPILMAKTADIR. TÜRKİYE VE FENERBAHÇE GERÇEKLERİNİ GÖRMESİ GEREKENLER GÖZLERİNİ KAPATARAK BU BÜYÜKLÜĞÜN NASIL ZOR ŞARTLAR İÇİNDE BUGÜNE GELDİĞİNİ GÖRMEZLİKTEN GELMEYE ÇALIŞMAKTADIRLAR. HERŞEY BİLİNİR AMA KENDİNE GÖRE DEĞİL, BİLENİN KAPASİTESİNE GÖRE DİYOR BOETHİNS, NE KADAR DOĞRU BİR SÖZ DEĞİL Mİ?

•       16.03.2011 Tarihinde T.F.F. dan gelen 2.500.000TL'nin evrakları ve yapılan ödemelerin dökümü
•       30.03.2011 Tarihinde T.F.F. dan gelen 2.000.000TL nin evrakları ve yapılan ödemelerin  dökümleri
•       21.04.2011 Tarihinde T.F.F. dan gelen 1.000.000TL nin evrakları ve yapılan ödemelerin dökümleri
•       17.05.2011 Tarihinde T.F.F. dan gelen 1.000.000TL nin evrakları ve yapılan ödemelerin dökümleri  (Ek'te tüm ödeme listeleri verilmiştir.);
        Yukarıdaki liste T.F.F. dan alınan avanslar ve bunların harcandığı yerleri gösteren belgelerdir. 15 Haziran 2011 tarihi olarak T.F.F.'na Fenerbahçe Spor Kulübü'nün hiçbir borcu yoktur.
Dernekler Dairesi Başkanlığı'nın 23.09.2011 tarihindeki araştırma raporundaki
Yevmiye No                  Tarih          Tediye Fişi No               Miktar(TL)
6407                    11.05.2011              6421                    65.700.-
6408                    11.05.2011              6422                    35.950.-
6415                    11.05.2011              6429                     106.500.-
6419                    11.05.2011              6433                    14.500.-

222.650 TL İlhan Ekşioğlu hesabına girmemesi gereken bir meblağdır. Çünkü kombine biletler ile ilgili sahiplerinden alınan kart paralarıdır. Tamamen kulüple ilgilidir. Kombine biletlerin kredi kartından çekilen Kulübün POS cihazıyla tahsil edilen bedellerdir. Kısaca yanlış tespit edilmiştir. Fenerbahçe Spor Kulübü hesaplarında olan bir paradır.

08.06.2011 tarihindeki 7761 yevmiye no'lu 636.400TL lik (400.000$) Fenerbahçe burnundaki havuzlarla ilgili çatıların yapılması için alınan avans ödemesidir. Anlaşılan firma Sönmez İnşaat anlaşmadaki şartları yerine getirmediği için 400.000$, 22.06.2011 tarihinde 8372 yevmiye no'lu 8389 no'lu fişle 225.000$ olarak CH karşılığı olarak,

23.06.2011 tarihinde 8459 yevmiye no 8476 fiş no ile 175.000$ Fenerbahçe muavin defterindeki hesabında açıkça görüldüğü gibi geri alınmıştır. (EK-14: İnşaat sözleşmesi)
Sonuç : 400.000$ inşaat avansı İlhan Ekşioğlu tarafından alınmış, inşaat şartları oluşmadığı içinde 400.000$ Kulübe iade edilmiştir.

Savcılık ve Emniyet sorgularında 07.06.2011 tarihinde fiziki takip yapıldığı ve bu takip sırasında İlhan Ekşioğlu'nun Abdullah Başak ile Yusuf Turanlı'ya para verdiği söylenmektedir. Bu paranın Kulüp tarafından İlhan Ekşioğlu'na 400.000$ olarak verildiği belirtilmiştir.  Savcılık içişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı'na yazdığı yazıda Fenerbahçe Spor Kulübü adına İlhan Yüksel Ekşioğlu'na 06.06.2011 – 07.06.2011 tarihleri arasında para verilip verilmediğini, verilmiş ise miktarı ve nerede kullanıldığının araştırılması şeklinde soru sormuştur.

Dernekler Dairesi Başkanlığı araştırma raporunda 23.12.2010 tarihli 86363 tasdik numaralı yevmiye defterinde 08.06.2011 tarih 7761 yevmiye 7777 tediye fişi ile 636.400TL ödendi denmektedir. Yani 07.06.2011'de İlhan Ekşioğlu'na bir ödeme yapılmamıştır. Bu da organize şubenin fiziki ve telefon dinlemelerini nasıl yanlış yaptığını göstermektedir. Bu nasıl varsayımlarla çalıştıklarının bir göstergesidir. Paranın var olduğunu söyledikleri gün böyle ödeme Fenerbahçe Spor Kulübünden yapılmamıştır. (Ek-15: Dernekler Dairesi Başkanlığı Raporu)

İLHAN EKŞİOĞLU'NUN KULÜPTEN İNŞAAT VE ONARIMLA İLGİLİ ALDIĞI PARALARIN HARCANDIĞI YERLERE BAKTIĞIMIZDA;

1.      Stil Yapı İnş. San. Ve Tic. A.Ş. ile yapılan sözleşme 404.500TL tutarındadır. Yapılacak işler: Boks, yelken, atletizm, basketbol, voleybol, masa tenisi, kürek şubelerinin tadilat işlerini kapsamaktadır.
        Ödeme 28.02.2011 ve 15.03.2011 tarihlerinde yapılmıştır.

2.      Stil Yapı ile yapılan kapalı havuz tadilat işleri ile ilgili sözleşme: 159.160TL. bedellidir.
        Ödemeler: 18.03.2011de 100.000TL, 29.03.2011de 59.160TL olarak  yapılmıştır.  (EK-16: Sözleşme)

3.      Amatör Branşlarda yapılan ödemeler
        Boks şubesi :   70.000$
        Atletizm şubesi :       80.000$
        Kürek şubesi :  50.000$
                                 200.000$
        Sporculara ve diğer masraflar için şube kaptanlarına verilmiş. Şube kaptanları  vasıtasıyla kapatılmıştır.

4.      Stil Yapı ile yapılan sözleşme gereği Samandıra Tesislerinde yapılan çeşitli inşaat ve inşaat onarım işleri 250.000$ karşılığı yaptırılmıştır. (EK-17: Sözleşme)

Ödemeler:
23.05.2011 Tarihinde 201.750TL olarak ve 03.06.2011 Tarihinde 200.000TL         olarak ödenmiştir. (EK-18 : Ödeme dökümleri)

BURADA İKİ KONUYA DİKKAT ÇEKMEMİZ GEREKMEKTEDİR;
Birincisi; 07.06.2011 tarihinde Kulüpten hiçbir ödemenin İlhan Ekşioğlu'na yapılmaması, ikincisi ise 08.06.2011 tarihinde Kulüpten 400.000$ inşaat avansı alan İlhan Ekşioğlu'nun bu parayı inşaat firmasının anlaşma şartlarına uymamasından dolayı Kulübe 22-23/06/2011 tarihinde iade etmesidir. EĞER BU PARA ŞİKE İLE İLGİLİ OLSAYDI KULÜBE İADE EDİLMEZDİ. AYNI ZAMANDA RESMİ İŞLEM YAPILMAZDI. BU DA BİZE GÖSTERİYOR Kİ SAVCILIK VE İSTANBUL EMNİYETİNİN SUÇLAMALARI MESNETSİZDİR. 636.400TL bu harcama ile 222.650TL lik kombine parasını (yanlışlıkla buraya konan) ve İNŞAATLARA HARCANAN PARALARI İLHAN EKŞİOĞLU'NUN HESABINDAN ÇIKARDIĞIMIZDA KULÜP KASASINDAN İLHAN EKŞİOĞLU'NA YAPILAN ÖDEMELERDEN SONRA 98.628,50TL İLHAN EKŞİOĞLU ALACAKLI OLMAKTADIR. Bu harcamaların da nerelere yapıldığı hesaplarda görülmektedir. Ayrıca 5.000.000$ Fenerbahçe'yi yenmesi için Trabzon'lu Zeki Mazlum'un Sivasspor'a teşvik primi teklif etmesinin yanında bu meblağın hiçbir şey olmadığını görmekteyiz ve ayrıca bu parayla 13 maçta şike yapamazsınız. (EK-16:17 de sunulan anlaşmalar)

İDDİA MAKAMI'NIN BURADA DA ÇIKAN PARANIN BU KAYITLARA TAM ALINDIĞI GÜN DEĞİL, İLERİ BİR TARİHTE KAYIT EDİLMİŞ OLABİLECEĞİ DEĞERLENDİRİLMİŞTİR DEMESİ VAHİMDİR. YÜZ YILLIK ÇINAR OLAN FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ'NÜN KADERİYLE OYNAYACAKSINIZ AMA İŞİNİZE GELMEDİĞİNDE HAYALİ SUÇLAR YARATMAYA ÇALIŞACAKSINIZ. TARİH BUNLARI YAPANLARI AFFETMEYECEKTİR. SOKRATES "SORGULANMAMIŞ BİR HAYAT YAŞAMAYA DEĞMEZ" DEMİŞTİR, TEMENNİM BİZİ SORGULAYANLARINDA HAYATLARI SORGULANIR. O ZAMAN BU SÖZÜN NE ANLAMA GELDİĞİNİ ANLARLAR.

Tamer Yelkovan'la konuşmamızda 'FİBA ile konuştun mu' diye soruyorum. Emniyet FİBA'yı Basketbol Federasyonu'nun bağlı olduğu Uluslararası Federasyon olarak algılıyor. Buradan 15 Trilyonluk alınacak krediyi başka manada anlaması, Şenez Erzik'le beraber yemek yediğimde Topuk Yaylası ile ilgili FİFA dan ve UEFA dan 500.000 Euro para almakla ilgili yaptığım konuşmayı anlamayarak sanki şike parasıymış gibi sorgulama yapmaları, iyi çalışma yapılsa FİBA'nın Factoring Şirketi olduğunu anlayarak soruşturmaya bile konmasının gereksizliğini anlayacaklardı. Hiçbir araştırma yapmadan suçlama yapmaları her şeyin kasıtlı olduğunu göstermektedir.

Tutuklandığımızda gazete manşetlerinde bizim Bilyoner üzerinden iddia oynadığımız ve Bilyoneri kapattığımız yazıldı. Hâlbuki "Bilyoner" bir gece kulübüydü. Şampiyon olursak kutlamaları orada yapmak istiyorduk. Şampiyon olduk ve kutlamaları orada yaptık. İstanbul Emniyeti haberleri basına verdi ve kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Emniyet hayali suç yaratmaya, yanlış bilgilerle Basını da kendisine alet etmeye çalıştı.

Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz Kulüpler Birliğindeki 3 yardımcımdan biridir. Sivasspor'u II. Ligden almış I.Lige çıkmasını sağlamıştır. Sivasspor Sivas için önemlidir. Kulüp Başkanı olmasından dolayı Kulüpler Birliğinde duruşu ve sözüyle saygı görür. Bizler Türk sporunu daha ileri götürmek için çalışırız. T.F.F.'nun 300'e yakın delegesi vardır. Fenerbahçe olarak 7 delegeyle Kulübümüzü temsil ederiz. Kulüpler kendi menfaatleri doğrultusunda karar verirler. Hakim ve Savcı seçiminde Sizler de oylarınızı Size yakın arkadaşlarınıza vermediniz mi? Bizim ilişkilerimizde kanunsuz bir iş var mıdır? Varsa ortaya konması gerekir. Sivasspor Ligden düşme hattında bulunduğu sırada Benden destek aldığı söyleniyor.

Fenerbahçe Spor Kulübü olarak rakiplerimizi yenmeden nasıl şampiyon olabiliriz? Bizim yenmemize gerek kalmadan Sivasspor Ligde kalmayı zaten başarmıştı. Mecnun Odyakmaz Fenerbahçe futbol takımının şampiyon olması için şike yaparak destek verdiği ve Benim talimatımla hareket ettiği söyleniyor. Hangi maçta şikeye yardım etmiş ve Benim hangi talimatımla hareket etmiştir? Bunlarla ilgili bilgi, belge varsa ortaya konmalıdır. Aksi halde bu iftira atmaktan başka bir şey değildir.

Sayın Başkan;
Eskişehirspor Teknik Direktörü Bülent Uygun'la ilgili daha önce açıklamalar yapmıştım. Maalesef bu iddianame hep varsayımlar üzerine kurgulanmış iddialar manzumesidir. Diğer takımların oynadığı müsabakalarda da örgüt lehine olacak şekilde şike faaliyetleri içersinde bulunduğu söylenmektedir. Bu takımlar hangileridir ve hangi şekilde şike yaparak Fenerbahçe Spor Kulübü lehine faaliyetler içerisinde bulunmuştur? Bunun açıklığa kavuşturulmasını İddia Makamından istiyorum. Hayali olan şeyler değil, gerçek olan konular veya kişiler belirlenirse, ancak o takdirde gerçek konularla ilgili açıklamalarımızı yapabiliriz.

Benimle ilgili örgüt suçu yükleme gerekçelerinden biri de;
"Örgütün şike ve teşvik faaliyetlerinde genellikle para ödemesi yaptığı, nadiren ise Fenerbahçe takımına transfer edilme vaadinde bulunulduğu, transfer şikesi yolunun örgüt tarafından profesyonelce kullanıldığı, ekseriyetle bu futbolculara; oynadıkları takımların Fenerbahçe futbol takımıyla yapacağı maçtan önce müsabaka haftasında transfer vaadinde bulunulduğu, bu vaadden sonra anlaşma sağlanamazsa dahi futbolculara; büyük takımda oynama, elde ettiği gelirin çok daha fazlasını kazanma, tanınma, şöhret ve çevre edinme imkânı sunarak kafalarının karıştırıldığı, bu yolla şike yapılan müsabakada futbolcunun kötü oynamasının, teşvik primi verilen maçta ise iyi oynamasının hedeflendiği" şeklindedir.

Fenerbahçe Spor Kulübüne transfer edilme vaadinde bulunulduğu konusunda yapılan suçlama gibi;

Son iki yıl içinde Galatasaray Spor Kulübü'nün Gökhan Ünal, Mehmet Topuz, Ali Turan Ufuk, Sezer Öztürk'ü; bu yıl da Kayserispor'dan Ambarad'ı sözleşmeleri devam ederken; takımıyla arasını bozarak transfer yapma girişimleri, o hafta oynayacakları her rakibin en iyi oyuncularına talip olma geleneği niye suç kapsamına alınmamaktadır? Manisaspor'lu Yiğit ile Antalyaspor'lu Necati'yi de Galatasaray'la oynayacakları maçtan önce oynatmayarak maçtan sonra transfer etmektedirler.

Bizde olunca suç, diğer takımlara sıra gelince hiç konu bile edilmemektedir. Trabzonspor için de bu konu geçerlidir. "12 Kasım 2011 tarihinde Eskişehirspor'lu Veysel Sarı ile Ankaragücü'nden Uğur Uçar'ın da işini bitirmek üzere olduğu öğrenildi" denmektedir. (EK-19: Fanatik Gazetesi Uğur Uçar haberi, Kayseri-GS Amrabat Haberi, GS'ın Manisaspor'dan Yiğit isimli futbolcusuna dair haber)

Transfer şikesi;
İddianamenin ne kadar yanlı ve "kişiye özel suç yaratma" kastıyla düzenlendiğinin bir diğer göstergesi de, iddianamede tarafımıza yüklenen TRANSFER ŞİKESİ suçlamasıdır. "Kanunda tanımlanmayan suç" vasfında olan bu kavram ne iç hukukumuzda ne de UEFA, FIFA ve CAS karar ve düzenlemelerinde mevcut değildir. Kendinden menkul birkaç spor hukukçusunun makalelerinde geçen bu kavram ve suç tipine dayanılarak, iddianame tanzimi hukuksuzluğun en açık kanıtıdır.

Öncelikle belirtmek isterim ki "Transfer Şikesi" kavramı kullanıldığı sektör açısından da yanlış kullanılmıştır. Burada kullanılması gereken "Transfer Vaadiyle Şike" kavramı olabilir. Keza şike yapmak için amaçlanan sonuç ve sağlanan menfaatin transfer vaadi olduğu söylenebilirse de "transferin yapılması halinde şike suçunun aradığı menfaatten" bahsedilemez. Zira sözleşmesi devam eden futbolcuların hangi koşullarda transfer yapılacağı Profesyonel Futbolcu Transfer Talimatının 19/6 md.de açıkça yazılmıştır. Burada oyuncunun mevcut kulübünün rızası olması şarttır. Kulübün rızası olmadan yapılan transfer görüşmelerinin dahi mümkün olmayacağını sporun içinde olan herkes bilir. Kulübün onayı alınmadan bırakın transferi, transfer görüşmesi yapılması halinde dahi hem oyuncu hem de kulüp çok ağır cezalara maruz kalmakta ve oyuncu için bir yıla kadar oynayamama cezası, Kulüp ise iki transfer dönemini kapsayan transfer yapamama cezası ile cezalandırılabilmektedir. (madde 30/2-5) Bu nedenlerle sözleşmesi devam eden bir oyuncuya "Transfer" teklifi "Şike" suçunun aradığı menfaat unsuru olamaz. Kısacası "Transfer Şikesi" işlenemez suç vasfındadır. Kaldı ki diğer taraftan kulübünde bir müsabakanın sonucunu bir futbolcuyla etkilemek için yaklaşık 10 milyon dolar tutarındaki transfer vaadini kullanmaya kalkması akla, mantığa ve hayatın olağan akışına uygun değildir. Kaldı ki, talimatlar uyarınca bir akit için olması gereken (2 taraflı) şike vaadi ile transfer yapma eylemi nedeniyle suçun diğer tarafı olan Kulüp ve yöneticilerinin sorumlu tutulmama nedeni de iddianameyi tanzim edenlerin bilgi ve yorum eksikliğinin bir diğer göstergesidir.

BU NEDENLERLE SAVCILIĞA YA DA EMNİYETE DİKTE ETTİRİLEN BU KAVRAM TAHTINDA bırakın yargılanmayı, suçlanmamız bile hukuken mümkün değildir. Hatta; bu durum ve hukuki gerçeklik Savcılık Makamı tarafından tutuklanmamız üzerinden 4 ay geçtikten sonra ancak anlaşılmıştır. Bununla ilgili olarak Savcılık ara kararı düzenlemiş ve bu ara kararına gerekçe olarak da Profesyonel Futbolcu Transfer Talimatının 19/6.maddesini hukuki dayanak olarak göstermiştir. Sanırım bu özel yetkili bir savcı tarafından ceza yasaları yerine spor hukuku talimatlarına dayanılarak alınan ilk ara karardır. Burada önemli olan aslında yargılama konusunun spor hukukuna ilişkin olduğuna dair tüm beyanlarımızın bu karar tahtında savcılık tarafından teyit edildiği gerçeğidir.Gerçi bu ara karar da yer alan hususlara ilişkin sanıklar lehine verilen yanıtlar iddianameye konu yapılmamıştır ama bu zaten alışageldiğimiz normal bir tutum olarak iddianamenin genelinde sık sık karşılaştığımız bir durum olması sebebiyle artık serzenişe dahi konu olamayacak değerdedir.

"İLHAN EKŞİOĞLU VE ŞEKİP MOSTUROĞLU'NUN DİĞER ÖRGÜT ÜYELERİYLE SÜREKLİ İRTİBATTA OLARAK BU ŞAHISLARDAN ALDIKLARI BİLGİLERİ ÖRGÜT LİDERİ AZİZ YILDIRIM'A GENELLİKLE YÜZYÜZE, BAZEN DE ŞİFRELİ ŞEKİLDE YAPTIKLARI TELEFON GÖRÜŞMELERİ İLE BİLDİRDİKLERİ, YAPILAN GÖRÜŞMELERDE ARACILARIN VE ŞİKE AMAÇLI ANLAŞMA SAĞLANAN ŞAHISLARIN İSİMLERİNİN ZİKREDİLMEMESİNE ÖZELLİKLE DİKKAT EDİLDİĞİ, BU TELEFON GÖRÜŞMELERİNİN ÇOĞU ZAMAN DAHA ÖNCE AYRINTILARI YÜZYÜZE ANLATILMIŞ OLAN HAREKET PLANININ İŞLEYİŞİNDE BİR PROBLEM OLUP OLMADIĞI İLE İLGİLİ AZİZ YILDIRIM'IN "DURUMLAR NASIL" VB. SORULARINA İLHAN YÜKSEL EKŞİOĞLU'NUN "GAYET GÜZEL, İYİ, PROBLEM YOK" VB. CEVAPLARI VERMESİ ŞEKLİNDE OLDUĞU," iddiası vardır.

Aziz Yıldırım'ı örgüt lideri yapacaksınız ve aynı zamanda örgüt liderinin hiçbir konuşması suç öngörüyor diyemeyeceksiniz. Ancak Aziz Yıldırım'ın genellikle yüz yüze konuştuğunu belirteceksiniz. İstanbul Emniyet Organize Şubesi her türlü fiziki takip, ses, görüntü ve ortam dinlemesi kararlarını Beşiktaş Özel Yetkili Mahkemelerinden alacak ama buna göre hala suç unsuru bulamayacak. Buna rağmen yine Organize Şube Beni suç örgütü lideri olarak lanse edecek. Ortam dinlemesi yapan İstanbul Emniyeti'nin yüz yüze yapmış olduğum konuşmalarda suç unsuru varsa, bunları ortaya koyması gerekir.

Yönetici arkadaşlarımla hiçbir zaman şifreli konuşma yapmadık. Çünkü suç olabilecek davranışların içinde bulunmadık. İşin enteresan tarafı dinlendiğimizi bilmediğimiz halde suç isnat edilecek hiçbir konuşma yapmadığım açıkça görülmektedir. Çünkü suç sayılacak hiçbir eylemin içinde bulunmadım. Daha önce yüz yüze anlatılmış olan hareket planı çerçevesinde hareket ettiğimiz söyleniyor. Suç işlenecek her hangi bir bilgi ve belgeyi bulamayınca bu şekilde suçlamak ne kadar kolay oluyor. İddia Makamı'nın bu varsayımlar üzerine iddianameye konuları bu şekilde yazması hukuk yönünden hepimiz için üzücüdür.

Savcı Mehmet Berk, Emniyet'e sağlam deliller bularak kendisine getirmesini istemesi varken kendisi de hukukun dışına çıkarak ucuz kahramanlığa soyunmuştur.

Aziz Yıldırım'ın "durumlar nasıl vb." sorularına İlhan Ekşioğlu'nun "gayet güzel, iyi, problem yok" gibi cevaplar vermesi şeklinde yapılan ilgili durumu anlattığı söylenmektedir.

Ey İstanbul Emniyeti, Ey Organize Şube! insanların hastalıklarıyla ilgili dahi konuşmalarını siz şifreli deyip suçlarsanız büyük hata edersiniz. Aşağıdaki tapeyi iyi okuyalım.

06.04.2011 tarihli, saat 17.02'de, Aziz Yıldırım'ın İlhan Yüksel Ekşioğlu'nu aradığı görüşme (Tape 2020)- EK-20

Burada da açıkça görülmektedir ki Hastanede emar cihazına giriyorum. Anestezi ile yapılan işlemlerden sonra eve giderken İlhan Ekşioğlu ile konuşuyorum. Sersem tavuk gibi olduğumu, eve gidip dinleneceğimi belirtiyorum. Telefondaki konuşmada iyi olduğumu, vaziyetlerin iyi olduğu şeklinde görüşmeleri suç unsuru olarak kamuoyuna sunuyorlar. Allah bizi iftiralardan korusun.

"ŞİKE VE TEŞVİK KONUSUNDA GENELLİKLE KALECİ VE FORVET POZİSYONUNDA OYNAYAN FUTBOLCULARIN SEÇİLDİĞİ, KİMİ ZAMAN İSE TEKNİK DİREKTÖR VE KULÜP YÖNETİCİLERİ İLE BAĞLANTININ SAĞLANDIĞI, RAKİP TAKIM FUTBOLCULARINDAN SERCAN YILDIRIM, GÖKÇEK VEDERSON,  İBRAHİM AKIN, ÜMİT KARAN, SEZER ÖZTÜRK, KORCAN ÇELİKAY, MEHMET YILDIZ, SERDAR KULBİLGE, İSKENDER ALIN, MAHMUT BOZ, MURAT ŞAHİN VE EMMANUEL EMENİKE GİBİ FUTBOLCULARIN ÖRGÜTLE ANLAŞARAK ŞİKE/TEŞVİK PRİMİ FAALİYETLERİNE GİRDİKLERİ," iddiası vardır.

19 maçta şike yapıldığı söyleviyle yola çıkıldı. Sonuçta iddianame bunu 13 maça indirdi. Toplam olarak 12 futbolcuyla şike yapılması için örgütle anlaşarak şike – teşvik primi faaliyetlerine girdikleri belirtilen bu oyuncular 7 ayrı takımda oynamaktadırlar.

Bursaspor'un 2 oyuncusu, Gençlerbirliği'nin 2 oyuncusu, Kasımpaşaspor'un 1 oyuncusu, İ.B.B.Spor'un 2 oyuncusu, Karabükspor'un 1 oyuncusu, Sivasspor'un 2 oyuncusu, Eskişehirspor'un 2 oyuncusu şike – teşvikle suçlanmaktadır. 13 Maçı toplam 12 kişi ile ve 100 milyarlık bir parayla hayata geçirdiğimiz söylenmektedir. Buna kargalar dahi güler. Eğer teşvik ve şike yapılmışsa takımlardaki çok oyuncunun da bu sistemin içinde olması gerekmektedir. Benim devamlı oyuncu olmadan şikenin olmadığını söylemem, Kamuoyunda da bunun yankı bulmasından dolayı suçlanan oyuncularla ilgi beraat kararı alınmamıştır. Aslında isimleri yazılı olan bu oyuncuların hiçbiri şike – teşvik organizasyonunun içinde olmamışlardır. Bizim de olmadığımız gibi.

Teknik direktör ve yöneticilerin şike yapması ancak oyuncular üzerinden olur ama görüyoruz ki böyle bir olay yaşanmamıştır. Çünkü suçlanan yönetici ve teknik direktörlerin konuştuğu hiçbir oyuncu iddianamede yer almamaktadır. Murat Şahin, Emniyet fezlekesinde Ankaragücü'yle ilgili soruşturulurken birdenbire iddianamede Kasımpaşaspor ile ilgili suçlanmaktadır. Emniyet ve İddia Makamı her geçen zamanda içinde "şapkadan tavşan çıkarmaya" devam etmektedir. Bütün bu suçlamaların belgelerinin ortaya konması gerekir. İddia Makamı'nın böyle bir derdinin olmadığını açıkça görüyoruz.

"ŞİKE FAALİYETLERİ YÜRÜTÜRKEN, RAKİP TRABZONSPOR TARAFINDAN, KENDİ RAKİPLERİNE TEŞVİK ÖDEMESİ YAPILIP YAPILMADIĞININ DA ARAŞTIRILDIĞI, BU YOLLA MUHTEMEL TEŞVİK PRİMİ DAĞITILMASI GİRİŞİMLERİNE KARŞI ÖNCEDEN ÖNLEM ALINMAYA ÇALIŞILDIĞI;" iddiası:
İddianameyi hazırlayan İstanbul Emniyeti birimleriyle Savcılığın tespit ettiği tek doğruyu burada görmekteyiz. Bu iddianamenin ana fikri 2 yıl son maçta şampiyonluğu kaçıran Fenerbahçe Spor Kulübü yönetici veya Kongre üyelerinin duyum veya ihbarlara göre rakip takımların yapmaya çalıştığı teşebbüsleri önlemeye yönelik yapılan araştırma çalışmalarıdır. Bu da bizim haklılığımızı göstermektedir.

13.03.2011 tarihinde, saat 21.42'de (2376 no'lu tape) bunu açıkça ortaya koymaktadır. EK-21

Serkan Acar'dan Konyaspor Teknik Direktörü Yılmaz Vural'a Trabzonspor'dan teşvik primi gelip gelmediğini sormasını istiyorum.

1425 no'lu tapedeki konuşma da çok enteresandır. Batur Altıparmak'la görüşme yapıyorum. Selçuk İnan'ın Sezer Öztürk'ü aradığını duyuyor ve yapılan araştırmaların sonunda Trabzonspor Teknik Direktörü yardımcısı Ünal Kahraman'ın da Sezer Öztürk'ü aradığını öğreniyoruz. Bu konu ile ilgili çalışmalar yapmaya çalışıyoruz.

3009 no'lu tapede Sivasspor maçıyla ilgili Trabzonspor'un menajer Mithat Halis'le beraber Sivasspor üzerinde yapılan çalışmaları ayrıca Zeki Mazlum üzerinden yapılan 5.000.000$ teşvik çalışmalarını takip ediyor ve bunu önlemeye çalışıyoruz. Sivasspor'lu oyuncular Grosicki, Rada ve Navroti'nin menejerliğini yapan Mithat Halis'in  Sivas maçından sonra Nevzat Şakar ile yaptığı görüşme de çok önemlidir.  Bu konuşma da kendilerinin hiçbir olayın içinde olmadıklarını söyleyerek konuyu saptırmaya çalışırken yaptıkları şike çalışmalarını ikrar eder şekilde konuşma durumuna düşmüşlerdir. Bu tapenin iyice incelenmesi bu davanın doğru olarak şekillenmesini sağlayacaktır.
(2376, 1425, 1426, 3009, 3462, 2593 no'lu tapeler) EK-22

Eskişehirspor – Fenerbahçe maçından önce Tahir Kıran, Bülent Uygun'u arayarak Fenerbahçe'yi yenmek için oynarsa maç kaybedeceğini onun için berabere kalacak şekilde oynayarak maçı kaybetmemesi gerektiğini söylüyor. Tahir Kıran bir taraftan Fenerbahçeli olduğunu söylüyor, diğer taraftan Fenerbahçe'nin maçtan puan kaybetmesi için çalışma yapmaktadır. Kime hizmet etmektedir? İddia makamı bunu öğrenebildi mi? (EK-22: 2376, 1425, 1426, 3009, 3462, 2593 no'lu tapeler)

"ÖRGÜT ÜYELERİNİN OLASI BİR POLİS ÇALIŞMASINA KARŞI SON DERECE DUYARLI HAREKET ETTİKLERİ, KENDİ ARALARINDA ŞİFRELİ KONUŞMALAR YAPTIKLARI, AZİZ YILDIRIM'I; BİR NUMARA, ŞİRKET CEOSU, FUTBOLCUYU; İNŞAAT İŞÇİSİ, MAĞDUR, MÜVEKKİL, ALİ KIRATLI'YI; RÜZGÂR, ŞEKERLİ, HAKEMİ; HAKİM, PARAYI; GRAM, ŞİKE PARASI ALMAYI; KAHVE İÇME, FUTBOL MAÇINI; TARLA, TAŞ OCAĞI, İNŞAAT, MAHKEME, PROJE, DAVA GİBİ KELİMELERLE ŞİFRELEDİKLERİ, CEP TELEFONLARIYLA GÖRÜŞMEK YERİNE BULUNDUKLARI YERDE SABİT TELEFON ARAŞTIRARAK O HAT ÜZERİNDEN GÖRÜŞTÜKLERİ, TEKNİK TAKİP İMKÂNI BULUNMADIĞI DÜŞÜNCESİYLE, DAHA ÇOK BLACKBERRY TELEFONLARLA MESAJLAŞMA CİHETİNE GİTTİKLERİ, ÖRGÜT LİDERİ AZİZ YILDIRIM'IN GÖRÜŞMELERİNİ DAHA ÇOK YÜZYÜZE YAPTIĞI, ŞİKE TEKLİFİ YAPILIRKEN FUTBOLCUYA ULAŞMADAN ÖNCE SİLSİLE HALİNDE ARACI KULLANDIKLARI, BU ŞEKİLDE ŞİKE ZİNCİRİNİN ÇÖZÜLMESİNİN ÖNÜNE GEÇMEYİ HEDEFLEDİKLERİ, ÖRGÜT FAALİYETLERİNİ BÜYÜK BİR GİZLİLİK İÇERİSİNDE YÜRÜTMEYE ÖZEN GÖSTERDİKLERİ," ileri sürülmektedir.

Örgüt üyelerinin olası bir Polis çalışmasına son derece duyarlı hareket ettikleri, kendilerinin şifreli konuştukları söylenmektedir.

Şunu açıkça belirtmek gerekir ki Polis çalışmasına karşı hiçbir şekilde duyarlı hareket etmedim. Buna da ihtiyaç duymadım. Eğer Ben konuşmaları yüzyüze yapıyorsam, İstanbul Organize Şubesi ile İddia Makamı yaptığım konuşmaları delil bulmadan kafasına göre nasıl yorumlamaktadır? Bu şekilde bir suçlama yapılabilir mi? Aşağıdaki tapeyi hep beraber değerlendirirsek ne demek istediğim daha iyi şekilde anlaşılacaktır.

02.07.2011 Tarihli, saat 14.26'daki 3694 EK-23, no'lu tapede Aziz Yıldırım, Yusuf isimli bir şahısla konuşmaktadır. Aslında Yusuf ile ilgili şubat ayından itibaren yapmış olduğum konuşma tapelerini ortaya çıkarmak lazım. Yusuf, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şube ile irtibatta Fenerbahçe'ye yardımcı olurdu. Bu tapenin son kısmını iyice incelemek gerekmektedir.

Yusuf, İstanbul'da Organizeden sorumlu Emniyet Müdür Muavini Mutlu Ekizoğlu ve Organize Şube Müdür'ü Nazmi Ardıç'tan bahsederek bir olumsuzluğun olmadığını söylüyor. Bu durumda Polisin Bizi dinlemesini düşünmediğimiz bir ortamda şifreli konuşmamız için duyarlı hareket etmemize gerek var mıdır?

Şifre kelimelere baktığımızda kişiler kendi meslek veya alışkanlıklarına göre kelimeler kullanabilirler. Bunda art niyet ancak art niyet çıkarmak isteyenler tarafından yaratılabilir.

Örnek: Aziz Yıldırım'a bir numara, CEO demek kadar normal bir şey var mıdır? Bu kelimeler şifreli kelime olabilir mi? Bu sözler benim gibi görev yapanlar için ancak söylenebilir. Eğer benim için inşaat işçisi gibi bir ifade kullanılsaydı o zaman bunu şifreli kelime kullanma anlamında anlayabilirdik.

Şekip Mosturoğlu avukattır. Tabii ki hukuki konulardan bahsederken mağdur, müvekkil, hakim, dava, mahkeme gibi hukuki terimler konuşması gerekir. Hakemi hakim diye telaffuz ettiğimizi iddia makamı söylüyor. Hangi hakemi ayarlamışız ki hakem yerine hakim kelimesi kullanalım. Bu şekilde bizleri suçlayanların biraz insaflı olmaları gerektiğini burada hatırlatmak isterim.

Ali Kıratlı'ya rüzgâr, şekerli dendiği ve bunun şifreli ismi olduğu düşünülüyor. Ali Kıratlı'yı çevresi bu iki kelimeyle tanır. Bu kendisine verilen lakaptır.

İlhan Ekşioğlu inşaat işleri yapan müteahhitlik firması olan bir kişidir. Aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübünde de inşaat yapımı ve onarımı işlerini de yapmaktadır. İnşaat, taşocağı, inşaat işçisi, proje gibi kelimelerin kullanılması da gayet normaldir. Bunların dışında kullanılacak kelimeler şifreli konuşma anlamına gelir. Buradaki kelimeler her noktada kullanılmış mı? Hayır. Hukuki süreç olduğunda hukuki kelimeler, inşaatla ilgili konuşmalarda ise inşaat kelimeleri kullanılmıştır. Bundan bir şey çıkmaz. Çünkü fezlekeyi ve iddianameyi hazırlayanların yine göle maya çalmalarını burada görüyoruz. Abdullah Başak Blackberry kullanıyor. Bizler böyle bir şey kullanmıyoruz. Hep beraber Blackberry alalım ve bununla haberleşelim dediğimiz bir tape mevcut mudur? Herkes istediği gibi telefon markası olan telefonu alarak konuşabilir. Örgüt lideri olarak lanse ettiğiniz Aziz Yıldırım böyle bir organizasyon yapmış mıdır? Hayır. O zaman muhakkak bir şeyler yaratalım çalışmasının amacı nedir? Anlamakta zorlanıyorum. Bir daha telefon kullanmaya karar verirsem markasını emniyete soracağım. Şike zincirinin çözülmesinin önüne geçmeye çalıştığımızı ve örgüt faaliyetlerini büyük gizlilik içerisinde yürütmeye özen gösterdiler denmektedir. Keşke Sizler de yapmadığımız halde suçlandığımız şike ve teşvik çalışmalarını bizim gibi gizli yapsaydınız.

Tüm dünyaya Türkiye'yi rezil ettiler. Eğer bu dava şike davası ise 14 Nisan 2011 den önce Türkiye'de şike suç olarak gözükmüyor. Teşvik ve şikeyi dolandırıcılığa sokarak yargılamaya çalışıyorsunuz. Eğer şike varsa gizillik kararı olmasına rağmen operasyon başlamadan Emniyet tarafından hazırlanan kirli bilgiler basına verilerek kamuoyu oluşturmaya çalışılmazdı. Operasyonları yapanlar tarih önünde birilerine hizmet için bu olayları yaptıklarından dolayı yargılanacaklardır.

Duruşmayı Yönetim Kurulumuz tam kadro olarak izledi. Ayrıca Sportif Direktör ve Teknik Sorumlumuz Aykut Kocaman, oyuncularımızdan Volkan Demirel, İdari Merajaremiz Hasan Çetinkaya ile takımımızın antrenörlerinden İsmail Kartal da duruşmayı izledi."

Gebelik - Hamilelik

Lezzetli Yemek Tarifleri

Abone Olun

Son haberler, Spor, Güncel, Teknoloji, Sağlık, Otomobil, Kültür Sanat, Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Dünya, Politika Haberleri. Yerel Haberler ve Haber Haber okumanın en doğru adresi. Güncel haberler, son dakika haberleri, gazete manşetleri haberin kaynağı Türkiye'nin Haber Sitesi ; Son dakika haberleri, yerel haberler, videolar , foto galeriler Haberler Son Haberler sitesinde. Dakika dakika en son haberlerden haberdar olmak için bizi takip edin. Son haberler ilk size ulaşsın HABER, haber, haberler, HABERİ, haberi, HABERLERİ, haberleri, Spor, Spor Haberleri, Ekonomi, Güncel, Magazin, Politika Dünyadan İlginç Haberler Türkiye ve dünyadan Son dakika haberler, en son haberler son dakika haberler, en yeni şarkılar ve albümler, en popüler videolar, yeni arkadaşlıklar, vizyondaki filmler Son haberler, Spor, Güncel, Teknoloji, Sağlık, Otomobil, Kültür Sanat, Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Dünya, Politika Haberleri. Yerel Haberler ve Haber

Haberler365: Yıldırım'ın savunma metni (II).
Anarschi Hit Adam